SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

BED’UL-HALK

<< 1319 >>

DEVAM: 1. "MAHLUKLARI İLKİN YOKTAN YARATAN, ÖLÜMDEN SONRA DA DİRİLTEN O'DUR. BU O'NA GÖRE. PEK KOLAYDIR." [Rum, 27] AYETİ

 

حدثنا قتيبة بن سعيد: حدثنا مغيرة بن عبد الرحمن القرشي، عن أبي الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال:

 قال رسول اله صلى الله عليه وسلم: (لما قضى الله الخلق كتب في كتابه، فهو عنده فوق العرش: إن رحمتي غلبت غضبي).

 

 

 

[-3194-] Ebu Hureyre r.a.'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Allah Teala mahlukatı yaratmayı dilediğinde kendi katında, arşının üzerinde bulunan kitabına şunu yazdı: "Benim rahmetim gazabımı geçmiştir. "

 

Tekrar: 7404, 7412, 7453, 7553, 7554.

 

3190, 3191, 3192, 3193 ve 3194 için:

AÇIKLAMA:     Taberı, İbn Ebu Nedh yoluyla Mücahid'in "Biz ilkin yoktan yaratma yüzünden bir yorgunluk ve bitkinliğe mi uğradık ki?!"[kaf 15] ayetini şu şekilde tefsir ettiğini nakletmiştir: "Sizi hiç yokken var etmek ve yaratmak bizi yordu mu ki yeniden diriliş konusunda inkara varan bir şüphe (şekk) duyuyorsunuz?!"

 

Dilciler [ayette geçen …. fiilinin anlamıyla ilgili olarak] şunları söylemiştir:

 

"Herhangi bir işin veya konunun anlaşılmayan bir tarafı, gerekçesi olursa …..(Bu işi anlayamadığım bir tarafı var; bu işin içinden çıkamadım) denir. İnsanın kendisini ifade edememesi durumu ………. da bu fiille anlatılır."

 

Nebi s.a.v.'in "müjdeyi kabul edin!" cümlesi şu anlama gelir: "Gereğini uygulayıp kabul ettiğinizde cennete kavuşmanızı sağlayacak müjdeleri ben veriyorum, kabul edin! Yapmanız gereken din konusunda ince anlayış sahibi olmak ve buna göre amel etmektir."

 

"Allah vardı ve O'ndan başka hiçbir şey yoktu" cümlesi Tevhid başlığı altında "Allah vardı ve O'ndan önce hiçbir şey yoktu" şeklinde nakledilmiştir. Bu rivayet Buhari dışındaki hadis kitaplarında ise "Allah vardı ve O'nunla birlikte hiçbir şey yoktu" diye geçmektedir. Anlatılan olayaynı olduğu için bu rivayetin tıpkı söylendiği gibi (lafz!) değil aynı veya yaklaşık anlamlara gelen başka ifadelerle (manen) nakledildiği sonucunu çıkarmak mümkündür. Ayrıca bu hadisi nakleden ravinin, Hz. Nebi'in (s.a.v.) gece namazında ettiği "Allahım, sen evvelsin. Senden önce hiçbir şey yoktur" şeklindeki duadan esinlendiğini düşünebiliriz. Bu hadis Allah'tan önce su, arş veya başka hiçbir varlığın bulunmadığını göstermektedir. Çünkü hadis Allah'tan başka hiçbir varlığın bulunmadığını ifade etmektedir. "O'nun arşı da suyun üzerinde idi" ifadesi önce suyun daha sonra da arşın yaratıldığını gösterir. Nitekim bu hadis Nafi İbn Zeyd el-Himyeri rivayetinde "O'nun arşı suyun üzerinde idi. Sonra da kalemi yaratıp ona şöyle buyurdu: 'Olacakların hepsini yaz!' Ardından gökleri, yeri ve bunlarda var olan her şeyi yarattı." Bu rivayette bütün varlıkların suyun ve arşın yaratılışından sonra yaratıldığı açıkça anlatılmıştır.

 

"(1) O'nun arşı dasuyun üzerinde idi.

 

(2) Allah Teala, zikir'de (levh-i mahfuz) olacak her şeyi yazdı (takdir etti).

 

(3) Gökleri ve yeri yarattı." Resulullah s.a.v.'den nakledilen rivayette geçen bu ifadede üç husus atıf harfi olan vav (...) ile birbirine bağlanmıştır. İmam Müslim ise bu hadisi Abdullah İbn Ömer'den merfu olarak şöyle nakletmiştir: "Allah Teala gökleri ve yeri yaratmadan elli bin sene önce yaratılacak her şeyi takdir etmişti. O'nun arşı da suyun üzerinde idi." İşte bu hadis "Ardından gökleri, yeri ve bunlarda var olan her şeyi yarattı" şeklindeki rivayeti desteklemektedir.

 

Bu hadis yaratılışın başlangıcı hakkında soru sormanın ve bu konuda araştırma yapmanın önemini göstermektedir. Soruya muhatap olan bilgi sahibi kişi ise bildiklerini anlatmalıdır. Bununla birlikte kişi, soruyu yöneIten insanların inançlarının sarsılabileceğini düşünüyorsa cevap vermekten kaçınmalıdır.

 

"Vallahi, (Resulullah s.a.v.'in meclisini terk etmektense) onu orada öylece bırakıp gitmeyi isterdim." Bu rivayet Tevhid başlığı altında şöyle nakledilmiştir: "Devem kaçıp gitmişti ve ben yine de yerimden kalkmadım." Bu ifade Imran İbn Husayn'ın, Hz. Nebi'in sallallahu aleyhi ve sellem sözlerini bitirdiğini düşünerek yerinden ayrıldığını gösterir. Halbuki daha sonra Resulullah'ın sallallahu aleyhi ve sellem konuşmasına devam ettiğini öğrenince çok üzülmüştür. Bu da onun ilim öğrenmeye ne kadar düşkün olduğunu gösterir.

 

"İnsanoğlu asla yapmaması gerektiği halde beni şanıma yakışmayan sıfatlarla anıyor (şetm)."

 

Şetm, noksanlık anlamına gelen özelliklerle birisini anmaktır. Şüphesiz Allah'ın bir çocuğu olduğunu söylemek, O'nun yaratılmış bir varlık olduğunu iddia etmektir. Bu ise Allah için asla düşünülemeyecek bir özelliktir. Bu hadisin "Yaratılışın Başlangıcı" başlığı altında nakledilmesi ise hadiste geçen: " ... beni yalanlaması ise 'Allah beni ilk olarak yarattığı gibi tekrar yaratıp diriltemez' demesidir." Bu düşünce sahipleri ise yeniden dirilişi inkar eden putperestlerdir.

 

"Allah Teala mahlukatı yaratmayı dilediğinde" diye çevirisini yaptığımız قضى الله الخلق لما cümlesindeki kullanım, "Böylece onları yedi gök halinde yarattı فَقَضَاهُنَّ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ "[Fussilet,12] ayetindeki kullanıma benzer. قضى fiili hükmetti حكم. sağlam yaptı اتقنَّ, bitirdi - sonuçlandırdı - tamamladı -feriğe- ve sona erdirdi امضى anlamlarına gelir. kendi katında, arşının üzerinde bulunan kitabına şunu yazdı ... " Yani kaleme levh-i mahfuz'a yazmasını emretti.

 

 

 

 

ََّّ